top of page

Okullar Açılırken Duyguları Farketmek

Okulun ilk günü… Çantalar hazırlanmış, kalemler sıralanmış, defterler yepyeni kokusunu taşıyor. Ama görünmeyen bir şey var: Duygular...


İlkokula yeni başlayan bir çocuk, “Arkadaş bulabilecek miyim?” diye içten içe kaygılanıyor. Ortaokuldaki öğrenci, “Acaba dersler zor olacak mı?” diye düşünüyor. Lise öğrencisi gelecek telaşına kapılıyor: “Bu yıl sınavlarda başarılı olabilecek miyim?” Üniversite öğrencisi ise bambaşka bir kaygıyla yüzleşiyor: “Kendimi kanıtlayabilecek miyim?”


Evde anne-baba kendi telaşına düşmüş durumda. “Acaba bu yıl daha disiplinli olacak mı? Hedeflerine ulaşabilecek mi?” diye düşünürken fark etmeden çocuklarının kalbine kendi kaygılarını da yüklüyorlar.


Sınıfta öğretmen, gülümseyerek öğrencilerini karşılıyor. Ama o da içinde farklı bir duygu taşıyor: “Acaba hepsine dokunabilecek miyim? Onların yolculuğunda yanında olabilecek miyim?”


Farkında olmadan hepimizin ortak noktası aynı: duyguların yoğunluğu.



💢Duyguların Görünmeyen Yüzü💢


Çocuk ya da genç, çoğu zaman duygularını kelimelerle ifade etmekte zorlanır.


“Korkuyorum” diyemez, huysuzlaşır.


“Heyecanlıyım” demez, sessizleşir.


“Endişeliyim” yerine öfkelenir.



O yüzden bizler çoğu zaman davranışı görürüz ama altında yatan duyguyu göremeyiz.


Mindfulness tam da burada devreye girer: Bize duyguların bastırılacak bir şey değil, görülmesi gereken işaretler olduğunu hatırlatır.



🌿Kaygı mı, Heyecan mı?🌿


Okul açılırken öğrenci “Karnım ağrıyor” dediğinde, bu çoğu zaman kaygının bedendeki yansımasıdır. Peki ya aslında sadece “yeni başlangıçların heyecanı”ysa?


Farkındalık bize şunu öğretir: duyguyu adlandırmak, onu yönetmenin ilk adımıdır.

Bir öğrenci “Şu an biraz kaygılıyım” diyebildiğinde, duygunun gücü azalır. Artık duygunun içinde kaybolmaz, onunla birlikte yol alır.



🌱Veliler ve Öğretmenler İçin Küçük Bir Hatırlatma🌱


Bir çocuk “Korkuyorum” dediğinde, çoğu zaman ilk tepkimiz, “Korkacak bir şey yok” olur. Oysa bu cümle fark etmeden onun duygusunu küçültür.


Oysa duyguların en çok ihtiyacı olan şey: kabul edilmek.

Bir çocuğa ya da gence “Seni anlıyorum, bu çok normal” diyebilmek, onun için yeni defterlerden ya da rengârenk kalemlerden çok daha değerli bir hediyedir. Çünkü kendini görülmüş hisseder.


Öğretmen için de aynısı geçerlidir: Sınıfta sessiz kalan bir öğrenciye “sen de katıl” demek yerine, neden sessiz kaldığını merakla fark etmek, onun iç dünyasına açılan kapıdır.



Duygular Öğrenilebilir🧠❣️


Nasıl ki matematikte dört işlem bir beceri ise, duyguları fark etmek de öğrenilebilecek bir beceridir.

Mindfulness temelli öğrenci koçluğu, öğrencilerin şu bakış açısını kazanmasına yardımcı olur:

“Duygularımı fark edebilirim. Onlardan kaçmadan, onların içinde kaybolmadan yoluma devam edebilirim.”


Sonuç: Görmek, Hissetmek, Kabul Etmek


Okullar açılırken öğrencilerimize verebileceğimiz en değerli şey, sadece yeni bir program ya da düzen değil; duygularını fark ettikleri, anlaşıldıkları ve kabul gördükleri bir alan.


Çünkü gerçek başarı sadece yüksek notlarla değil; öğrencinin kendini iyi hissetmesiyle, duygularını tanıyabilmesiyle ve yaşamına bilinçle adım atabilmesiyle başlar. 🌿


💡 Size Güçlü Bir Soru:


Bu yıl okula başlayan çocuğunuzun ya da öğrencinizin hangi duygusunu görmek ve onunla birlikte yürümek istersiniz?


👉 Eğer bu sorunun cevabını derinlemesine keşfetmek, öğrencilerin hem akademik hem de duygusal yolculuklarını farkındalıkla desteklemek isterseniz; Mindfulness Temelli Öğrenci Koçluğu eğitimlerim tam da bunun için tasarlandı.

Bu eğitimlerde öğrencilerin kaygılarını yönetmelerine, odaklanmalarını artırmalarına ve duygularını sağlıklı bir şekilde fark etmelerine yönelik güçlü araçlar öğrenebilirsiniz.


🌿 Çünkü eğitim sadece bilgi aktarmak değil, duygulara dokunabilmektir.



 
 
 

Yorumlar


bottom of page